ŞAŞIRTAN GÜNDEM

“Demokratik açılım” tam da açılıp saçılırken birden gündem değişti. Irak’ın kuzeyinden gelen teröristlerin birer kahraman gibi karşılanmasından sonra hükümet zor durumda kalmıştı. Her zorlukta olduğu gibi yeni gündem, hükümete “Hızır” gibi yetişti.

“Demokratik açılım”la duvara toslamak üzere olan hükümet, gündemi değiştirerek keskin bir dönemeci daha salimen dönüyor ve günü kurtarıyor. Birileri günü kurtarıyor da kurtarmasına, ulusun geleceği ve çıkarları büyük bir yara daha alıyor. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki halkın başı dönüyor. Her şey birbirine karışıyor. Sağlı sollu gelen yumruklar karşısında şaşkına dönen boksörler gibi ne yana bakacağını bilemiyor insanımız. Bu şaşkınlık durumu, yurttaşlarımızı gelecekle ilgili kaygılandırıp korku tünellerine sokuyor. En haklı konularda, en yaşamsal sorunlarda bile tepkisizlik ortamı oluşuyor. Böylece de koskoca bir ulus, iş bilmez yöneticiler elinde ne yapacağını şaşırıyor

Bölücü militanların Türkiye’ye girişlerinde, tüm devlet gelenekleri ve hukuk kuralları yok sayıldı. Dünyanın en geri ülkelerinde bile rastlanmayacak yanlışlıklar yapıldı. Bununla birlikte teröristlerin karşılanmasının Türkiye’ye karşı bir utkuya, bir meydan okumaya dönüştürülmesi sonucunda da DTP, AKP’ye büyük bir kazık atmış oluyordu. Teröriste güvenmenin bedelini ağır bir biçimde ödemek üzere olan iktidar, ani bir hareketle gündemi değiştirip şimşekleri başka taraflara yönlendirdi.

Önce “domuz gribi” gündemi dağıttı. Hastalık paniği tüm yurdu sardı. Bütün medya kuruluşları aniden aşı polemiklerinin yaşandığı alanlara döndü. Aşının yararı, zararı sabahtan akşama kadar günlerdir tartışılıyor. Bir de ölüm haberleri yayılınca iktidar “Oh!” dedi. Can derdine düşen halk, ne yapacağını şaşırdı. Terörist şov belleklerden uçtu gitti. Görünüm şimdilik böyle. Gerçeğin nasıl olacağı ise bizlere gelecek gösterecek.

Son yıllarda “kuş gribi” dendi, büyük bir panikle ülkemizin doğusundan batısına tüm yerli tavuk ırkı imha edildi. Bunun üç önemli sonucu oldu. Birincisi, çoğalan keneler yüzünden halkımız tarlasına korkudan gidemez oldu. Birçok yurttaşımızı yitirdik. İkincisi, akışkan yumurta satışları patladı, bir bakanımızın işsiz çocuğuna iş yaratıldı. Üçüncüsü ise, gündem değişti. İnsanlarımız günlerce ülkenin siyasal, ekonomik, güvenlik, demokratik… sorunlarından uzak kaldılar. Bir taşla kaç kuş vurulduğunu gördük sanırım. Bu da önemli bir beceri sayılır. Gelecek yılın gribi şimdiden belli oldu. Grip havadan ve karadan geldi, şimdi sıra suda. Seneye balık ya da kurbağa gribi çıkarsa şaşmayın. Çünkü sorunlar daha da büyüyecek. Gündemin değişmesi gerek.

Son yıllarda ilginç hastalıkların, virüslerin ortaya çıkması insanın aklına kötü şeyler getirmiyor değil. Acaba bazı ülkeler biyolojik bir saldırının hedefi mi oluyorlar? Savaşların biçimi mi değişti? Silah fabrikalarının yerini laboratuarlar mı alıyor? Eğer ,az da olsa, böyle bir olasılık ve şüphe varsa biz, buna karşı neler yapıyoruz? Diyelim ki bizimki evham. O zaman yedi yıldır iktidarda olanlar, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaşıp gelişmesi için neler yaptılar. Hangi önlemleri alıp hangi yatırımları yaptılar. Çağdaş ülkeler ve yöneticiler felaketlere önceden önlem alırlar. Çağdaş olmayanlarsa kör talihe boyun eğerler.

Gündemi değiştiren ikinci konu ise “irtica ile mücadele eylem planı”. Kısacası darbe girişimi savları… Aylar öncesinde gündeme oturmuş, yine AKP’nin sıkıştığı anda imdada yetişmişti. Belgenin Adli Tıp’ta gerçek olduğu açıklandı. Dört beş aydır bekletilen belgenin aslı, “demokrasi sevdalısı” bir ordu mensubu tarafından postayla savcıya gönderilmiş. Peki, bugüne kadar neden saklanmış bu belge? Soran yok. Ama “Kürt açılımı” ile köşeye sıkışan hükümetin imdadı oldu bu belge.

Teröristlerin kahramanlar gibi meydanlarda endam etmesi, ordumuzu yenikmiş gibi gösterme çabası ulusumuzun yüreğini yakmıştı. Yıllardır teröre aman vermeyen askerimiz, bu durumdan son derece rahatsız oldu. Şimdi ikinci cepheden bir saldırıyla karşı karşıya ordumuz. Ülkeyi yönetenler, kendi ordusuna savaş açıyor. Emperyalizme, emperyalizmin maşası teröristlere yenilmeyen orduyu; bölücü, irticacı ve işbirlikçi ittifakı yenmeye çalışıyor. Gündem büyük bir kıvraklıkla değişiyor, hükümet kazanıyor; ancak ulus ve ülke çok şey kaybediyor.

Gizli bir el gündemi hızla değiştirirken bizlerin kafalarını karmakarışık ediyor. Küresel bir oyunla ulus kısır döngüler içinde ne yapacağını bilemiyor. Önünü göremeyen, yaşam koşullarının ağırlığıyla bunalan kitlelerde özgüven yitimi başlıyor. Türkiye sürekli kan kaybediyor. Ancak siyaset keneleri kan emdikçe büyüyor. Unutulmalıdır ki asalakların beslenme alanları yok edildiğinde yaşayamazlar. Bu topraklar bugüne kadar nice asalaklar gördü.

Her şeye karşın umutluyum; çünkü suların bulanmadan durulmayacağını biliyorum. Sömürgeciliğe karşı ilk kurtuluş savaşını verip ezilen uluslara örnek olan Türk Ulusu, bu badireyi de atlatacaktır.

Adil Hacıömeroğlu
2 Kasım 2009
Ulus Gazetesi

2 yorum:

  1. Vatanı Büyük bir felakete sürüklüyorlar bir yandan virüstür bir yandan ergenekondur öte yandan İrtica ile Eylem Planı çıkartarak gündemi değiştirmeye çalişanlara ders vermek bizlerin elinde haklımızı geleceğimizin umudu olan genclerimizi çocuklarmızı aydınlatalım mum ışığıyla değil yada ampülle değil fikirlerimle yazınız çok şey ifade ediyor Sayın HACIÖMEROĞLU
    siz aydınlarımız sayesınde lambanın esiri olmayacak güneş ışığından faydalanacağız çalışmalarınızın devamını bekliyoruz ve Teşekkürü boç biliyoruz size ve sizin gibi aydınlarımıza ..

    YanıtlaSil
  2. teröristlerin kahram gibi karşılandığı, vatanseverlerin sahte operasyonlarla içeri atıldığı akp iktidarı bir gün hesap verecektir.

    YanıtlaSil