YERLİ MALI HAFTASI


Yıl 1929... Dünya büyük bir ekonomik bunalımın pençesinde... Bu ekonomik bunalım, genç Türkiye Cumhuriyetini de derinden etkiliyor. Büyük bir kalkınma hamlesi başlatan Cumhuriyet, zor durumda kalıyor. Piyasada bazı ithal malların sıkıntısı var.
Cephede süngüyle bağımsızlığı kazanan devlet yöneticileri çözüm üretiyorlar hemencecik... Yerli malı kullanmayı özendirmek için çalışmalar yapıyorlar. Halk yerli malı kullanırsa hem ithalat azalır hem de işsizlik olmaz diye düşünülmekte. Bu, bir başka deyişle dışa bağımlılığı azaltacak bir uygulama. Kendi yağıyla kavrulan bir ülke olmaktır bütün amaç.
Yerli malı kullanımının önce okullardan başlatılması kararlaştırıldı. Öğrencilere tutumlu olma alışkanlığı kazandırmaktı amaç. İsrafı önlemek için ortak toplumsal bir anlayışa gereksinim vardı.
12 Aralık 1929 günü, Başbakan İsmet İnönü TBMM’de ulusal ekonomiyi geliştirme, tutumlu olma, yerli malı kullanma konusunda bir konuşma yaptı. Bu konuşmayla tutumlu olma ve yerli malı kullanma halk içinde yaygınlaşmaya başladı. Ekonomi hızla düzeldi. Yatırımlar arttı. Türkiye; 1929’da yüzde 21,6, 1933’te 15,8, 1936’da 23,2, 1946’da 31,9 büyüme hızlarını yakalıyor. Ekonomik büyümelerde dünya rekorları kırıldı.
Dünya ülkeleri ekonomik bunalımın pençesinde çıkış yolu ararken Türkiye çözümünü kendi içinde üretti. Dünya ekonomide geri giderken Türkiye hızlı adımlarla ileri gitti. Sanayide büyük yatırımlar yapıldı. Ulaşım ve tarımda olağanüstü başarılar elde edildi.
Yerli malı kullanımı, Cumhuriyet’in birinci kuşağı için bir yaşam biçimi oldu. Bu konuda sonraki kuşaklara örnek oldular.
12-18 Aralık tarihleri arasında kalan günler 1946’dan itibaren Yerli Malı Haftası olarak kutlandı. Haftanın adı, 1983’te Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası olarak değiştirildi.
Şimdi kutlanıyor mu Yerli Malları Haftası? “Yerli malı yurdun malı/ Her Türk onu kullanmalı!” sesleri duyuluyor mu sınıflarda? İlkokulun bazı sınıflarında usulen kutlanmakta. Yerli malının olmadığı bir yerde anlamı mı kaldı böylesi güzel bir kutlamanın? Cumhuriyet’in güzel bir geleneği liberal anlayışa kurban edildi ne yazık ki...
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       12 Aralık 2013




5 yorum:

  1. Tam bağımsızlığın önemli bir koşulu da ekonomik bağımsızlıktır. Bağımsızlık Savaşı sonrasında , dünyada görülen ekonomik bunalımdan ülkemizin sıyrılması için '' YERLİ MALLARI KULLANMA VE SAVURGANLIĞI ÖNLEME etkinlikleri düzenlendi. Özellikle okullarda Artırma , Tutum ve Yerli Mallar haftası kutlamaları düzenlenmesi bu amaca yönelikti ve ülkede bu yoldan önemli kalkınma , ekonomik büyüme gerçekleştirildi. Sonra , küresel sömürü düzeninin dümen suyuna sokulan Türkiye'de bu gelenek yok edildi ; ekonomik bağımlılık aldı yerini. Bu gerçekleri Sayın A. Haciömeroğlu ' nun kaleminden okumaktayız bu yazısında..Tşkkr. ÖZGEN KARA

    YanıtlaSil
  2. Adil bey bu konuda yaziniz icin tesekkurler. 70 yillarda ilk okula gittim ve o yillardan aklimda kalan konulardan bir tanesi ise "yerli mali kullanmali " idi. O yasta Ataturk un sozu "koylu yurdun efendisidir " ile bu konuyu basglastirip bir ulkenin her zaman uretimci olmasi gerektigi sonucu cikarmistim. Ondan sonra yurt disindan gelen urunleri ne kadar severek aldim kullandim ise de toprak urunu ithallere hos gozle bakmadim. Ithal mala karsi olmadim ama her zaman sunuda sordum - turkiye bugun sinirlarini kapasa, her turlu ithalati kesse ulke halki ne kadar dayanir. Kendini besleyebilirmi temel ihtiyaclarini karsilayabilir mi?
    Bence bu her zaman okullarda ogretilmelidir.
    Ayrica yerli mali haftasinin o kadar eski yillara dayandigini bilmiyordum. Hep 70 yillarda turkiyeye konulan dis ambargolar yuzunden ortaya ciktigini dusunuyordum. Yeni bir gercek ogrendim bugun. Tesekkurler.

    YanıtlaSil
  3. Yerli malı aynı zamanda kalite demek, bakın insanımız kazıklanıyor, taze fındıklar, en kaliteli yemişler yurt dışına ihraç ediliyor, en kaliteli daha başka ticari ham maddeler ihraç ediliyor, yurt dışındansa başka yerden edindikleri uyduruk hammaddeyi işleyip Türkiye ye satıyorlar, yani bizimkini bile satmıyorlar. Mesela kolonya üretimindeki etil alkol yurt dışından ülkemize tuvalet suyu adı altında ticari mal olarak satılmakta, ülkemizde ise daha kaliteli etil alkoller üretilmekte ve bunlar yurt dışına satılmaktadır. Ülkemizdeki çiçek, bitki ve ağaçlardan elde edilen esanslar çok yüksek kalitelidir ve bunlar yurt dışına ham madde olarak satılmaktadır, bize ise suyun ve alkolün içine iki damla damlatılmış büyük parfüm markaları olarak ithal edilmektedir.

    YanıtlaSil
  4. Eline sağlık Adil Başkanım. Bu konu çok önemli bizde bu konuda bir kampanya düzenliyoruz. Kamuoyuna tüm hafta boyunca sık sık bu konunun önemini taşımalıyız.

    YanıtlaSil