“TEMİZLİK İMANDANDIR”

                                               
“Temizlik imandandır.” sözü, bir hadis. Yani Müslümanların peygamberi Hazreti Muhammet tarafından söylenmiş. Hem bedensel hem de ruhsal temizlik anlatılmakta.
Ruhsal temizlik, günümüzün önemli konusu. Ruhsal temizlikle anlatılmak istenen, kişinin kötü duygulardan arınmasıdır. Ruhsal temizliğe erişmiş kişi, başkasının hakkını yer mi? Yemez tabi ki...
Ruh temizliği olan kişi yaşlı genç, bebek, çocuk, engelli ayrımı yapmadan her kadına cinsel istek duyar mı? Duymaz...
Ruhunu kötülüklerden arındırmış biri, kamu malına el uzatır mı? Böyle bir şeyi aklının köşesinden bile geçirmez.
Ruhunu kötülüğün ziftinden kurtarmış kişi, ülkesine ihanet eder mi? Asla...
Ruhsal temizliği olan kişi, dini siyaset aracı olarak kullanır mı? Düşünmez bile...
Son yıllarda yaşadıklarımıza baktığımızda özellikle toplumu yöneten kişilerin ivedi olarak bir ruhsal arınmaya gereksinimi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü balık baştan kokuyor.
Gelelim, “Temizlik imandandır.”  hadisinin bedensel temizlik yanına...
Çocukluğumda Türkiye yoksuldu. Teknoloji gelişip yaygınlaşmamıştı. Birçok yaşamsal gereksinim maddeleri pahalıydı. Bunlardan biri de sabundu. Ancak aile büyüklerimiz sabunu torbayla alırlardı. Sarıyla kahverengi arası bir renkte, kalın iplerden, üstün körü örülen, yer yer küçük delikleri olan torbalar vardı ya, işte sabunlar o torbalarda satılırdı. Sabun dolu torbalar, güneş gören saçak altlarına asılırdı kurusun diye. Torbadan birkaç sabun alınır, ocağın başına konurdu. Ocağın ateşiyle iyice kuruyan sabunlar suyu görünce kolay erimezdi. Sabunları kurutmadaki amaç, tutumlu davranmaktı. Çünkü sabun yoksa temizlik de olmazdı.
Sabunları kurutma huyu genlerime işlemiş olmalı. Türlü türlü sabun almak alışkanlığım. Özellikle yurdumuzun farklı yerlerine gittiğimde doğal sabun satıcılarını görünce dayanamam. Neredeyse hepsinden sabun alırım. Sabunları evimizde ocak olmadığından güneş gören cam kıyılarına dizerim. Bu nedenle evimiz sabun kokar. Kuruyan sabunları, banyoda duran bir sepetçiğe özenle dizerim. Kullanılarak küçülen sabunları atmam. Onları, büyük sabunlara yapıştırarak tutumlu davranmaya özen gösteririm. Bu nedenle rengârenk sabunlara rastlamak mümkün evimizde. Sabunu, nerdeyse ekmek kadar kutsal bellerim. Yaz-kış fark etmez, duş almadan evden çıkmam. Beş yıl öncesine kadar sabahları soğuk duş alırdım. Ne yazık ki bu güzel alışkanlığı terk ettim.
İstanbul’da neredeyse her gün farklı toplu taşıma araçlarına binmekteyiz. Bu araçlar çok sıkışık... Çoğu zaman soluk alabilecek bir boşluk ararız kendimize. Yaz aylarının sıcak günlerinde kalabalık kâbusa dönüşür. Soluklanmayı bırakın bir yana, kusmamak için kendinizi zor tutarsınız. Mide bulandırıcı kokuların tutsaklığında seyahati sürdürmek bir işkenceye dönüşmekte. Günlerdir su ve sabunla karşılaşmamış, bayatlamış ter kokularının ekşi, keskin kokusuyla bulanmış bedenler leşe dönüşmekte. Kokuşmuş bir hayvan ölüsünden bile daha berbat bir kokudur bu. Mideniz ağzınıza gelir. Öğürmek istersiniz elinizde olmadan. Ama öğüremezsiniz. Çünkü topluma saygınızdan öğürtünüzü bastırırsınız.  Burnunuzu tutarsınız pis kokuyu engellemek için. Ama ne fayda... Yaşamak için soluk almak zorundasınız. Hele sağınızda solunuzda birkaç kişi varsa bu su ve sabundan uzak kalmış pis kokulu bedenden öleceğinizi düşünürsünüz o anda.
Pis kokudan kurtulmak için aracın camları açılır çoğu zaman. Ama bu da çare olmaz. Çoğu zaman rüzgâr, kokuyu otobüsün içine yayar. Eğer cam önündeyseniz şanlısınız. Ağzınızı, burnunuzu camın boşluğuna getirip pis kokudan kurtulmaya çalışırsınız. Camları açılamayan raylı taşıtlarda yer altındaysanız, çözümsüzsünüz.
“Temizlik imandandır.” Sözünü yaşam ilkesi yapması gereken bir toplum, neden temizlik konusunda bu kadar duyarsız? Bu konuda kadın-erken ayrımı yapmıyorum. Toplumumuz temizlik alışkanlığı kazanamamış. Sokağa temiz çıkmanın, güne güzel kokarak başlamanın erdemi ne yazık ki bilinmemekte.
Temiz olmak biraz su, biraz sabun gerektirir. Bu, pahalı bir iş değil. Bu nedenle duş almamayı ekonomik gerekçeler ileri sürerek açıklamak yanlış. Her gün bir paket sigaraya ailesinin nafakası olan parayı gözünü kırpmadan veren kişi, sabunu ve suyu mu düşünür?
Toplumuzda parfüm ya da deodorant kullanımı yaygın değil. Kullananlar da nasıl kullanacaklarını bilmemekte. Merdiven altlarında üretilen kokular, ne yazık ki çok berbat. Bunları kullananlar, güzel kokayım derken daha da kötü kokmaktalar. Özellikle bazı kadınlar parfümü bolca sürdüklerinde güzel kokacaklarını sanmaktalar. Oysa bolca sürülen koku, çevredekileri rahatsız etmekte. Ayrıca kirli bir vücuda sıkılan deodorant, pis kokunun daha da çekilmez bir duruma getirmekte. Ayrıca her güzel koku, her bedene uyum göstermez. Bu nedenle insanların bedensel özelliklerini iyi bilmeleri gerek. Esmer, açık, yağlı, kuru tenlerin kokuları da farklı olmalı. Beslenme biçimi de ten kokularını etkilemekte. Özellikle yaz aylarında beslenmeye dikkat edilmeli.
Özellikle dinidar görünmeye çalışan kişilerin kullandıkları hacı yağından söz etmeliyim. Bu koku, ne yazık ki çevredekilerin burunlarının direklerini sızlatmakta. Doğal değil. Genellikle bayat... Güzel kokayım derken daha da kötü kokmak neyin nesi? Kokulara kutsallık atfetmek putperestlik değil mi?
Temizlik kişinin özsaygısı gereğidir. Temiz olmakta, sabahları sokağa çıkmadan önce duş almayı zorunluluk durumuna getirmenin birincil nedeni bu olmalı. Özsaygı... Yani kişinin kendisine olan saygısı... Tabi, kendini seven kişi, temiz olmaya özen gösterir. Kendine saygı ve sevgi duymayan kişi, başkalarına sevgi ve saygı duyabilir mi?
Temiz kokmanın ikincil nedeni ise topluma, çevremizdeki insanlara duyduğumuz saygıdır. İnsan, toplumsal bir varlıktır. Çevremizdeki kişilerle iyi, sağlıklı ilişki kurmanın yolu temizlikten geçer.
Güne başlamadan önce yıkanmanın günlük yaşantımızı olumlu yönde etkileyeceği kesindir. İş, aşk ve dost ilişkisinin iyi gitmesi temizlikten geçer. Sudan, sabundan korkmayın sudan bahanelerle. İmanlı olmak, temiz olmaktan geçer. Bu altın kural unutulmamalı.
                                                     Adil Hacıömeroğlu
                                                     28 Ağustos 2016



3 yorum:

  1. Temizlik çok boyutlu bir konu. Bedensel temizlik eksikliğinin özsaygı eksikliği kadar, boşvermişlikten de kaynaklandığını düşünüyorum. Hayata anlamsız bakmanın, yaşamı anlamlandıramamanın bedensel tezahürü, bedeni de sadece yaşamsal ihtiyaçları gidermenin aracısı kılmak...Homo Ahretikus felsefesi. Oysa Hz. Muhammed'in koku süründüğü, ağız bakımı yapmak için misvak kullandığı, sakallarına ve saçlarına her zaman şekil verip taradığı, namazda ayak temizliğine fazladan ehemmiyet verdiği, kıyafet temizliği konusunda çok titiz olduğu bütün Siyer araştırmacılarının hemfikir olduğu konular. Ancak çok boyutlu bir kavram olduğu için temizlik, yakındığımız durum bizi "pis millet" kılmıyor. Örneğin ev temizliği kültürü en azından benim gördüğüm Avrupa ülkeleriyle kıyaslanamaz düzeydedir. Kap kaçak, yemek kültürümüzdeki temizlik tutumu da öyle.

    YanıtlaSil
  2. Dinimizin emirlerini uygulamayan ama çok dindar olduğunu söyleyenlerle dolu ülkemiz.
    Ev temizliğinde üstümüze yok ancak, o evi temizledikten sonra kendini temizlemeyen annelerle dolu etraf. İşten veya kahveden gelince elini bile yıkamadan yemeğe oturan babaları da unutmayalım. Eee böyle olunca örnek olarak aldığı anne babayı yansıtacak çocuk…
    Ve hepsi birden toplu taşımayı kullanacak.
    Ayrıca Adil bey, ben de sizin gibi sabunları yazın güneşte, kışın petek üstünde kurutup kullanırım…
    Güzel yazılarınızın devamı dileğiyle…
    Şükran Balekoğlu Yamak

    YanıtlaSil
  3. Ruh temizliği olmadan,beden temizliği;arabanın motorunu arızalı,kaportasının boyalı olmasına benziyor.

    YanıtlaSil