ABD’YE BEL BAĞLAYAN CUMHURİYET GAZETESİ


Cumhuriyet Gazetesi, 17 Kasım 2016 Perşembe günü “ABD ‘17 Aralık’ı açtı” manşetiyle çıktı. Manşetin üstünde ise daha küçük puntolarla “Rıza Sarraf Dosyasında AKP’yi Sarsacak Gelişme” yazmakta.
17 Aralık ne?
AKP’li bakanların ve dönemin başbakanının rüşvet aldıklarına dair gizli dinleme kayıtlarının FETÖ’ce açıklandığı gün. Bu kayıtların merkezindeki kişi de İranlı işadamı Rıza Sarraf... Dinleme kayıtlarında rüşvet konuşmaları çok açık. Ancak gizli dinlemelerin rüşvet delili sayılıp sayılamayacağı yargının işi. Bu dinleme kayıtlarının özgün ses kayıtlar mı, yoksa montaj mı oldukları ise uzman bilirkişilerin anlayacağı bir durum. Hukuksal ve teknik konular ilgililerin ilgi alanında... Bizi ilgilendiren manşetin içeriği…
17 Aralık’ta rüşvet suçu varsa konunun muhatabı, Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemeleridir. Eğer rüşvet Türkiye’de yenmiş, Türk devleti ve yurttaşlarımız soyulmuşsa bu suçu işleyenlerin cezasını Türk yargısı verir.
ABD, ne zamandan beri Türkiye’de suç işleyenlere ceza vermektedir? Türk hukuk sistemi ABD’nin buyruğunda mıdır yoksa? ABD, Türkiye’nin yapması gereken işleri ne zamandan beri yapmaktadır?
            Ülkemizde hangi suç işlenirse işlensin, suçluları yargılayacak olan Türk mahkemeleridir. Cumhuriyet Gazetesi’nin Türkiye’yi yöneten bakanların yargılanması konusunda ABD’li savcıdan medet umması, ibret vericidir. Bu kafa Vahdettin, Damat Ferit kafasıdır.
Eğer AKP sarsılacaksa onu sarsacak ve iktidardan düşürecek olan Türk halkıdır. Türkiye’deki iktidarı halkımız belirler, ABD değil. İktidar olmak için ABD’ye, dolayısıyla emperyalizme bel bağlayanlara da siyaset dilinde işbirlikçi denir.
Emperyalizme karşı büyük bir savaşın içinde doğmuş Cumhuriyet’in mandacı kafaların elinde kalması yüreklerimizi kanatmakta. Mandacılığı reddeden Yunus Nadi’nin koltuğunu ele geçiren ABD muhiplerinin dünün Ali Kemallerinden ne farkları var? Yazık ediyorsunuz beyler, hem Cumhuriyet’e hem de Cumhuriyet Gazetesi’ne…
                                                           Adil Hacıömeroğlu

                                                           18 Kasım 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder