EVET Mİ, HAYIR MI 8?


Dün (14 Mart 2017) hava çok yağışlıydı. Trafik de berbat... Kozyatağı’ndan Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’ne gideceğiz. Taksi bulmak olanaksız. Gelenler de dolu… Biraz ıslandık, geç kaldık; ama en sonunda taksiye bindik. Taksici, efendi birine benziyor. Önce İstanbul’la ilgili söyleşiyoruz. Akılcı yaklaşımları var İstanbul’un belirgin sorunlarına. Gerçekçi çözümler de sunmakta sorunlara…
Fahrettin Kerim Gökay Caddesi’de (Minibüs Caddesi) boydan boya halkoylamasıyla ilgili hayır pankartları asılmış. Dikkat çeken bu bez pankartlar önce Atacan’ın ilgisini çekiyor. “Bunlarda ne yazıyor?” diye soruyor. Tabi Atacan kreşe gittiğinden henüz okuma yazma öğrenmemiş. “Hayır!” yazıyor diye yanıtlıyorum onu.
Atacan’ın pankartlarla ilgili sorusundan sonra Taksi sürücüsüne soruyorum: “Halkoylamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?” diye. O, duraksamadan yanıtlıyor beni: “Ben, ‘Hayır!’ diyeceğim.” Ardından gerekçelerini sıralıyor. “Erdoğan’ın hiçbir şeyle yetinmeyip Türkiye’nin tamamını istediğini, işsizliğin arttığını, çalışanların da zor durumda olduğunu, RTE’nin Cumhuriyet’i yok etmek niyetinde olduğunu…” sıralıyor peşi sıra. Bu arada kendisinin Sapancalı olduğunu da vurguluyor. Adapazarı-Sapanca yöresinde muhafazakâr eğilimin güçlü olduğunu vurgulamama bilmem gerek var mı?
Konu dönüp dolaşıp Almanya ve Hollanda krizlerine geliyor. Taksici konuyu tek tümce ile özetliyor: “Bu, kayıkçı kavgası, iki tarafın da amacı oy devşirmek.”
“Peki, bu kayıkçı kavgasında Erdoğan, amacına ulaşabilir mi diyorum.”
O, “Çok az oy kazanabilir AKP bu krizden, ama olan Almanya ve Hollanda’da çalışan vatandaşlarımıza olur.” diye yanıtlıyor beni.
“Sandıktan ne çıkar?”
“Eğer, hayırcılar pikniğe, tatile gitmezlerse kesin hayır çıkar.” diyerek yanıtlıyor sorumu.
AKP’nin uzun süre işbaşında kalmasının nedenini Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye bağlıyor. Gelecek seçimlerde Doğu Perinçek’e oy vereceğini söylüyor. Vatan Partili olduğumu söylüyorum. “Bak ağabey, Perinçek konuştuğu gibi biriyse on numara bir adam. Ondan başka seçenek yok!” diyor.
Taksi, sıkışık trafiğin zorluklarını aşarak hedefe ulaşıyor. Parayı veriyorum. Taksici: “Hayırlı günler beyefendi! Hayırda hayır vardır.” diyor.  Ben de “Hayırlı günler!” dileyip vedalaşıyorum.
İstanbul’da bir taksicinin düşüncelerini aktardım, yorum katmadan. Gün halkı dinleme günü. 16 Nisan’a çok var. Halkoylaması oluncaya kadar halkın değişik kesimleriyle konuşmalarımızı paylaşmaya çalışacağız köşemizde.
                                                           Adil Hacıömeroğlu

                                                           15 Mart 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder