BAŞKANLIK REJİMİ, ABD PROJESİDİR


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından ve başkanlık rejimi ile ilgili anayasa değişikliğinin hazırlayıcılarından Şükrü Karatepe, Çin benzeri eyalet önerisinde bulundu.  
 “Şehir yönetiminin başkanlık sistemine uyumlu hale getirilmesi için düzenlemeler yapılırken, büyük şehirlerin hizmetler alanında değişen rolü dikkate alınarak, şehir yönetimi yeniden tanımlanmalıdır. Bu tanımlama yapılırken büyükşehir belediye başkanına doğrudan ‘şehir başkanı’ veya ‘büyükşehir başkanı’ gibi bir ad verilmelidir. Bütün şehirde (30 büyükşehir) özel idarelerin kalkması ve iki başlı yürütmenin sona ermesi ise başkanlık sisteminin tam olarak kurulması yolunda atılan önemli bir adımdır.” Bu sözler, Karatepe’ye ait. Açıkça eyalet sistemini savunmakta. Eyalet sistemi demek, Türkiye’nin hızla bölünmeye gitmesi demek.
Dünyada eyalet sistemiyle yönetilen ülkeler yok mu? Var… Peki, bu ülkeler, daha demokratik olalım diye mi eyaletlere ayrıldılar? Hayır… Bu ülkeler kurulmadan önce her eyalet ayrı bir devletçikti. Bunların birleşmesiyle merkezi devlet oluştu. Buna ABD, Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Almanya’yı örnek gösterebiliriz. Bunlardan ikisi dağıldı, yok artık. Eyalet sistemi olan ülkeler, devleti oluşturan halkların ayrılıkları üzerine kuruldular.
Türkiye gibi üniter (ulus) devletler ise kuruluşları sırasında farklı etnik köken ve inanç gruplarının ortak paydası üzerine kuruldular. Bu birlikteliği bozacak özerklik, eyalet… ve benzeri gibi yapılar paydayı geçersiz kılar ve ulus devlet dağılır. Eyalet/özerklik ve başkanlık bu nedenledir ki yıllardır ABD ve AB tarafından Türkiye’ye dayatılmıştır. Emperyalizmin buradaki asıl amacı. Kürdistan’ın (İkinci İsrail’in) kurulmasına giden yolun açılmasıdır. Bu nedenle başkanlık rejimi, ABD projesidir ve Türkiye’ye bölmek içindir.
CİA Eski Türkiye Şefi Paul Henze, 2006’da şunları söylüyor. “Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde, Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde, yargı karşımıza geçebiliyor. Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kuruması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.”
Son günlerde yapılan tartışmalara dikkat edelim. AKP’liler “eski rejimi” eleştirirken hep yargı, ordu, Meclis’ten çıkan hükümet, farklı kesimlerin temsiliyle oluşan TBMM’yi hedef almıyorlar mı? “Vesayet rejimi” diyerek TBMM, TSK ve yargıyı etkisizleştirmek istemiyorlar mı? Başkanlık rejimini savunanların söylemleriyle CİA Şefi Henze’nin görüşlerinin bu kadar örtüşmesi rastlantı mıdır acaba?
Ey başkanlık rejimine “Evet” oyu verecek vatansever kardeşim, arkadaşım, yurttaşım; sana, milletine oynanan oyunu gör artık! 16 Nisan’da “Evet!” diyeceğin anayasa değişikliği bir ABD projesidir. Bu projeyle Türkiye teslim alınacak ve bölünme sürecine girecek. Bu Amerikan oyununu milletçe bozmak zorundayız. Amerikan tuzağına düşmeyelim ki Türk Milleti huzur içinde, birlikte sonsuza dek yaşasın.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       13 Nisan 2017
                                                          




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder