MÜFLİS BEZİRGÂN

                                               
On beş yıldır AKP iktidarına muhalefet yapan partilerin en büyük çıkmazı seçenek oluşturacak siyaset üretememeleridir. Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına çözümler üretemeyen muhalefet partileri, bir kısır döngünün içine girdiler. Deyim yerindeyse avara kasnak gibi dönüp durmaktalar; umutsuz, amaçsız…
Yeni siyasetler üretemeyen partiler, siyaseti kişiler üzerinden yürütmekteler. Oysa sorun, sistem sorunu. Uzun zamandır, 24 Ocak 1980’den beri, Türkiye liberal sistemin egemenliğinde. Bu sistem; köylüyü ürünsüz, kentliyi üretimsiz, genci işsiz, emekliyi aşsız, çalışını umutsuz yapmakta.
Liberalizm kara bir kâbus gibi toplumumuzun tüm değerlerini aşındırıp yok etmekte. Ulusal kazanımlarımız, yıllar içinde sorumsuzca peşkeş çekildi emperyalist odaklara ve sonradan görme asalaklara. Doğa yok edildi umarsızca. Orman ve tarım alanlarında ağaç, sebze, meyve, tahıl ürünleri yerine betonlar yükselmekte. Emperyalizm güdümlü terör, Mehmetçiğin kanını dökmekte vatan topraklarına. Nice ocaklar söndü emperyalist saldırıların kör karanlığında.
Yedi düvele karşı amansız bir savaşın sonunda elde edilen bağımsızlık, özgürlük, başı dik yaşam, kula kul olmayı reddeden anlayış kişisel çıkar uğruna heba edildi.
Bilim, hurafenin toz bulutunda görünmez oldu. Bilim, sanat, kültür adamları aşağılandı; yobazlığı yayarak halkı soyan zehirli akrepler yüceltildi.
Çayırın çimeni bitmez, akarsuyun suyu akmaz, yaylanın çiçeği açmaz, denizin balığı görünmez oldu. Geceleri gökyüzünde yıldızları arar oldu umutsuz gözler. İnsanoğlu, koca koca kentlerde yapayalnız kaldı bir beyaz camın karşısında, beton bir kafesin içinde. Milyonlarca insanın içinde insana hasret bir yaşamın girdabında debelenmekte yurttaşımız.
Muhalefet partileri ne yazık ki ülkenin karanlık gidişini değiştirecek seçenekler üretememekteler. Sistemi sarsacak söylemler yok dillerinde ve gönüllerinde. Parti programlarına bakıldığında liberal sistemi yıkacak tümceler görülmemekte. Ülkemizi mahveden, insanımızı yok eden kapitalizme karşı her hangi bir söz ya da davranış yok!
Türkiye; halkının sağduyusu, yurtseverliğiyle emperyalizme tavır alıp savaşmakta. Böyle bir durumda tüm ulusun tek yürek, tek yumruk olması gerekirken çatlak sesler çıkmakta emperyalist odaklara yaranmak için.
Türkiye savaşın içinde... Ülkemizden ve bölgemizden ABD emperyalizmi kovulmakta. Bazı sığ siyasetçiler, geçmişi deşelemekte bıkıp usanmadan. Bugüne, yarına değil; geçmişe bakmaktalar sürekli. “Bugünün çamaşırlarını dünün güneşinde” kurutmaya çalışarak diyalektiği reddetmekteler. Dünyanın en büyük devrimcilerinden biri olan Atatürk’ün mücadele stratejisinden ve taktiklerinden ders almak yok! Dünya devrimleri tarihini bilmemekteler. Bilenler de derin bir unutkanlık içinde. “Stratejik davranış” hak getire…
Geçmiş mi? Türkiye’ye her alanda ihanet edenlerin hesabı kesinlikle görülür. Her şeyin zamanı vardır. Sabır gerekir güzel şeyler için… Koşullar uygun olunca kimse kaçamaz halkın adaletinden.
Türkiye’nin asıl sorunlarını göremeyen muhalefet, çözüm de üretemiyor, Üretemeyince de müflis bir bezirgân gibi eski defterleri yoklamakta. Tıpkı feodal ağalar gibi. Geçmişin kavgası, kan davasına dönüşünce geleceği kurmak zorlaşıyor.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       5 Kasım 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder