“İSLAM’IN GÜNCELLENMESİ” VE TARİKATLAR


                        
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, “İslam’ın güncellenmesi”nin gerektiğini söyleyince en büyük tepki tarikat liderlerinden geldi. Hatta bazıları Erdoğan’ı “dinsizlikle” suçlamaya kadar vardırdı işi. Neden mi?
Tarikatlar İslam’ın doğuşunda yok! Hz. Muhammet döneminde yok!
İslam’ın peygamberinin tarikatı var mı? Yok!
Tarikatlar zamanla ortaya çıkmış ve bir ruhban sınıfın oluşmasına neden olmuşlar. Tarikat liderleri, yaşamları boyunca alınteriyle beş kuruş kazanmamış kişiler. Geçimleri tarikattan… Hem de ne geçinme… Katlar, yatlar, son model arabalar… Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında… Halkın dinsel duygularını sömürerek ceplerini doldurdular yüz yıllarca. Çalışmadan varsıl olmanın yolunu buldular.
Dinsel kuralları, hükümleri kendi çıkarları doğrultusunda yorumladılar. Giderek Kuran’dan ayrılan bir dinsel yorum çıktı ortaya. Muhammed’in yoksulu koruyan dini; yoksulluğu yazgı durumuna getiren, yoksulları sömüren bir din durumuna getirildi. İnsanların hem ekonomik hem de kültürel açıdan yoksullaşması, bazılarının varsıllığının garantisi oldu.
Tarikatların en büyük özelliği, kendi dışındaki herkesi din dışı sayarak düşmanlaştırmak. Bazı tarikatların üyeleri, Diyanet’in camilerinde namaz kılmaz. Birçok tarikat üyesi, diğer tarikatlarının camilerini ibadethane olarak görmez. Düşmanlaştırma siyasetinin en önemli aracı, keskin söylemeler… Kendilerine karşı çıkanları anında dinden çıkmakla suçlamaktalar. Ulusu oluşturan halk, türlü tarikatlara bölünür. Bu bölünmeden de emperyalizm ve Türkiye düşmanları yararlanır. Tarikatların çoğunun lideri emperyalist ülkelere bağımlıdır. Onların adına iş yaparlar.
15 Temmuz darbe kalkışmasında görüldüğü gibi tarikat lideri emir verdiğinde, müritler kendi halkına bile ateş açtılar. Tarikat liderinin iradesi kimin elinde? ABD’nin… FETÖ’nün daha önce TSK’ya ve cumhuriyetçi aydınlara türlü yalan ve iftiralarla kurduğu kumpası Türk kamuoyu şaşkınlıkla izledi. 15 Temmuz’da ise dün yol arkadaşı oldukları AKP yöneticilerini hedef aldılar. Demek ki yol arkadaşlığı önemli değil. Önemli olan, emperyalist gücün ne düşündüğü…
15 Temmuz darbesinden sonra devlet kurumlarından tasfiye edilen FETÖ’cülerin yerini başka tarikatlar aldı. Bu tarikatlar, devlet içindeki destekleriyle ekonomik açıdan güçlendiler. Kendi çıkarlarını devletin ve halkın çıkarından daha üstün tutmaktalar. Erdoğan ve diğer AKP yöneticileri de bu durumun yakından tanığı… Para ve güç artınca onun zapt edilmesi de zorlaşıyor. Azla yetinmeleri zor… Gücü paylaşmak istemiyorlar. Devreye dış bağlantılar giriyor. Dış destekle devletin tümünü istiyorlar. Bu durumda yeni FETÖ’lerin oluşmasına yol açar. İşte, Erdoğan bunun farkında. Bu, nedenle tarikat sisteminin son bulması gerek. Tarikat liderleri bunu gördüklerinden ve geçim kapılarının ileride kapanacağını anladıklarından “İslam’ın güncellenmesi” düşüncesine karşı koymaktalar.
İkinci bir neden… Devleti yönetme deneyimi, AKP yöneticilerine bazı şeyleri öğretti. Bin dört yüz yıl öncesinin ekonomik anlayışıyla bugün insanlara iş, aş sağlanamıyor. Vergi sistemi oluşturulamıyor. Yüz yıllar öncesinin hukuk düzeniyle toplumsal yaşam yönetilemiyor. Bu anlayışla bilim, kültür, sanat, spor gelişmiyor. Fabrikalar kurulamıyor, tarlalar ekilemiyor… Faiz olamadan paranın değeri korunamıyor. Çünkü enflasyon var, banka var… Bin dört yüz yıl öncesinin kafasıyla kurbanlık hayvan bile yetiştirilemiyor, dış ülkelerden alınıyor koyunlar, inekler…
Bin dört yüz yıl önceki hükümlerle toplumun sorunları çözülemiyor. Erdoğan’ın “İslam’ın güncellenmesi” isteği, aslında toplumun seslendirdiği bir çığlık. Yaşamın tekerleği ileri doğru döner. Bunun karşısında kimse duramaz. Kimi zaman tekerleğin önüne takoz koyulsa da tekerlek, çamurlu yollarda patinaj yapsa da insanlık ülküsü er geç hedefine varır.
Not: Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki yazıların okunmasında yarar var.
İSLAM’DA OLMAYAN TARİKATLAR https://adiladalet.blogspot.com/2016/08/islamda-olmayan-tarikatlar.html?spref=tw
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       18 Mart 2018

1 yorum:

  1. Kişisel kanatim,Allah korusun Türkiye'yi yabancı bir devlet isgal etseydi,yaşadığımız dönem itibarıyla,iktidarın verdiği zarar kadar,İslama zarar veremezdi... Bu zararlar; 1)Nesil bozuldu,gayrimeşru işler meşruymuş gibi uygulamalar yaygınlaştı,bürokratlar ülkenin en zenginlerinin başında geliyor oldular...2)Camilerin mevcut ihtiyacı karşılayıp karşılamadığına bakılmaksızın,ihale alan müteahhitlere camiler yaptırtılarak cemaatlar bölündü,camiler boşaldı,yeni imam-müezzin kadroları ihdas edilerek,bir anlamda mescid-i dirarlar inşa edildi... Halbuki camilerin imarı inşaatla değil,kaliteli cematın artmasıyla olur.
    3) Peygamberimizin çoğalınız.Ümmetimin çokluğuyla iftihar ederim sözünü nicelik anlamında algıladık.Peygamberimiz yerde sürünen,fakirlik çeken bir ümmetin çokluğuyla değil,nitelikli kaliteli bir toplumun çokluğuyla iftihar eder.. 4)Şirk en büyük günah..Dinin siyasete alet edilerek,"Hamdolsun","Rabbim yar ve yardımcımız olsun","Kuran mahluktur,değildir vs" gibi,dini söylemleri siyasi çıkarlara alet etmek büyük günah. Cenab-ı Hak,kendisine karşı zulüm olan şirkin karşılığını bu dünyada vermiyor,ahirete erteliyor. Üstelik ahiret de temyiz mahkemesi,suçluyu Allah'ın elinden kurtaracak dünyada ki gibi bir mahkemede yok..Kul hakkı tecavüzlerinin cezasını Allah tecil etmiyor,bu dünyada veriyor.

    YanıtlaSil